Sonbaharın en güzel rengi, akçaağaç...

Sonbaharın en güzel rengi, akçaağaç...

Akçaağaçlar dengeyi, umudu, uzun ömürlülüğü, cömertliği ve zekayı sembolize eder. Bu anlamların ardındaki sebeplerden biri, akça ağaçlarının birçok farklı toprak tipine ve iklime uyum sağlama yeteneğine sahip olmasıdır.

Japonya'da ve yurt dışında, Japon akça ağacı, güzellik ve zarafetin sembolü olarak görülüyor. Ağaçların renk değiştirmesi, pek çok turisti muhteşem bitki örtüsünü hayranlıkla izlemek için Japonya'nın milli parklarına ve tapınaklarına çeken, yıllık bir olaydır.

Tüm zamanların en sevilen peyzaj temellerinden biri olan Japon Akçaağacının uzun ve hikayeli bir geçmişi vardır. Her mevsim duruşu ve sonbaharın muhteşem imza renkleriyle akçaağaç ,insanları her zaman etkilemeyi başarıyor. Narin yapraklar girift bir şekilde tırtıklıdır ve kireç renginden başlayarak, yeşil ve kırmızının çeşitli tonlarında, neredeyse siyaha yakın koyu kestane rengine kadar renkleri olan çeşitleri vardır. Aslında 250'den fazla Japon Akçaağaç çeşidi vardır diyebiliriz. Acer formları, yüzyıllardır yerli Japon tarihinin bir parçası olmuştur; İlk kaydedilen bitkinin 7. yüzyıla ait olduğuna inanılıyor.

Peki akçaağacın Japon felsefesindeki yeri nedir ve Japonya'da neyi sembolize eder?

Japon akçaağacı, yüzyıllar boyunca üzerine çok konuşulmuş bir ağaçtır. Bunlardan en yaygın kabul gören felsefesi ise “memento mori – fani olduğunu” hatırla felsefesiyle  bağdaştırılmasıdır. Elbette Japonlar ölümü bir son olarak değil, yeni bir yaşam durumuna veya yolculuğa geçiş olarak görüyorlar.

Sonunda çok kısa olduğu için hayatımız üzerinde nesnel olarak düşünmeniz için bir hatırlatma olduğu kadar, ölümü de hatırlatıyor. Bu ağacı bahçenizde veya  sehpanızda bir bonsai olarak bulundurmak, kendinize ve deneyimlerinize daha nazik gözlerle bakmanızı hatırlatmanın güzel bir yolu olacaktır. Yapraklarına bakın ve kendi hayat yolculuğunuzu hatırlayın. Eskiden yeşil olan ancak sonbahar gelince tüm sonbahar renklerini sırayla üzerinde taşıyan bu ağaç en yaygın felsefe olan memento mori ile bağdaştırılması çok garip karşılanmaz sanırım.

Ve son olarak, eskiden yeşil olan ama şimdi kırmızı ve sarının tonlarına bürünecek olan akçaağaç, karanlık, soğuk kıştan önce son bir parlaklık ve canlılık gösterisi sergiler.. Doğa yalnızca bir kaynak veya manzara değildir. Bunun yerine, bir ruh olarak görebiliriz. Doğadaki her detayın da  bir ruha sahip olduğu söylemeliyiz. Her birimiz kendi küçük dünyamızdayız, yaprakların düşüşünün bizim için ne anlama geldiğini kavrarken aynı zamanda bu yaşayan ormanın -dünyamızın- bir parçası olarak kendi "düşüşümüzü" deneyimliyoruz. Karanlık, soğuk kış onları nazikçe toplayıp götürüp götürmeden önceki son renk, ışık ve ihtişam gösterisi eşliğindeki düşüşünü…

 


Yorum bırak

Yorumlar yayınlanmadan önce onaylanır.

Bu site reCaptcha ile korunuyor. Ayrıca bu site için Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.